Kitabın tantımında “Kırk sefer söylemiş olduyseniz demek ki artık öteki şeyler söylemeniz gerekiyor, farklı bir kırk birinci cümleye muhtaçlık var” sözüne yer veren Ziya Selçuk, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, “Çocuğu sürate alan bir bakış açısıyla lisanı bir daha kurma muhtaçlığına cevaben bu lisan kalıplarını mercek altına almak, bulduklarımı da anne babalarla çocuk gözünden paylaşmak istedim” dedi.
LİSANIMIZI GÖZDEN GEÇİRMELİYİZ
Selçuk kitabının ortaya çıkışıyla ilgili şunları söylemiş oldu:
“Yaklaşık 30 yıl çocukların psikolojisi, eğitimi ve tabiatlarına ait akademik ve uygulamalı çalışmalar yürüttüm. Tüm bu süreç boyunca anne-baba-çocuk etkileşimleri her vakit dikkatimi çekti. Sözlerin ve cümlelerin çocukların beynini ve ömrünü nasıl şekillendirdiğine binlerce sefer şahit oldum. Çocuklarla irtibat kurarken kullandığımız lisanın birtakım bazı yaralayıcı olduğunu ve kalıcı izler bıraktığını fark ettim. yıllardır üzerinde çalıştığım bu bahis kendi kültürümüzün ortasından kimi manaları ve yaklaşımları lisan kalıpları üzerinden ele alıyor. Çocuğu sürate alan bir bakış açısıyla lisanı bir daha kurma muhtaçlığına cevaben bu lisan kalıplarını mercek altına almak, bulduklarımı da anne babalarla çocuk gözünden paylaşmak istedim. Umarım daima birlikte lisanımızı gözden geçirme ve zihnimizi daha yapan bir kavrayışa yönlendirme fırsatımız olur.
SÖYLEDİKLERİMİZİ ÇOCUKTAN EVVEL KENDİMİZ DUYMALIYIZ
Çocukların en çok nelerden etkilendikleri ortasında bulundukları şartlar ve mizaçlarıyla direkt bağlı. Bu yüzden genellemelerden kaçınıp her bir çocuğun olumlu ya da olumsuz niye etkilendiğini kendi ortasında pahalandırmak gerektiğini düşünüyorum. Bu kitapta ele aldığımız tüm başlıklar hayatın ortasında çabucak her gün şahit olduğumuz, kullandığımız başlıklar. Fakat bu başlıkları ‘belirlemiş’ olmak kâfi değil. Bu alışılagelmiş ve üzerinde fazla, tahminen de gereğince bile düşünmediğimiz başlıkların çocuklara nasıl yansıdığını onların gözünden nazaranbilmek, onların sesinden duyabilmek ismine eklediğimiz çocuk tabirleri bu kitabın bütünlüğünü kazanmasını sağladı. söylemiş olduklerimizi çocuktan evvel kendimizin duyması çok kritik. Çocuklarla konuşurken kullandığımız sözcükleri ve cümleleri şahsi seviyede bir daha ve bir daha kavramak ve bunlarla yüzleşmek çok değerli diye düşünüyorum.”
ARTIK YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK GEREK
Selçuk, şahsi Instagram hesabından yaptığı ve 450 binden çok beğeni alan kitabın duyuru paylaşımında ise şu sözlere yer verdi:
“Doğruyu söylemek gerekirse bu biçimde bir kitap yazmak istemezdim. birebir vakitte yazmayı bitirdiğimde ‘iyi ki yazdım’ da dedim. Ben yıllar uzunluğu ebeveynleri dinledim. Çocuklarına neler dediklerini, nasıl sevdiklerini, nasıl nasihat verdiklerini, nasıl kızdıklarını tahminen, nasıl konuştuklarını… İnsan yalnızca okuduklarının değil duyduklarının da altını çizer. Duyduğum cümlelerin altını çizdim ve kenarlarına bir ok çekip bu kelamın çocuğun dünyasında nereye, neye tekabül ettiğini yazdım. ‘Kırk Sefer söylemiş oldum’ kitabı bu notların toplamı. Kırk defa söylemiş olduyseniz demek ki artık diğer şeyler söylemeniz gerekiyor, farklı bir kırk birinci cümleye muhtaçlık var. ‘Büyü artık’ dediğimizde büyüyemiyor çocuklar, vakti var. ‘Uslu ol’ söylemiş olduğinizde olamıyorlar. ‘Anne deme bana’ söylemiş olduğinizde size ne diyeceklerini hakikaten bilemiyorlar. ‘Odana git hadi’ söylemiş olduğinizde kendilerinin istenmediğini düşünebiliyorlar. Çok şey oluyor dünyalarında, sözler kimi vakit dikenli olabiliyor, fakat söyleyen farkına varamıyor. Bilseniz ki ne hayli cümlemiz var bu biçimde. Bu cümlelerimiz çocuklarımıza nasıl yansıyor bir bakalım istedim. Kitabı okuyan anne babalar kullandıkları lisan kalıplarını gözden geçirip ebeveynliğe, çocuklarına, çocukluğa farklı bir gözle bakabilecekler. İnşallah o denli olur, çaba bizden…”
LİSANIMIZI GÖZDEN GEÇİRMELİYİZ
Selçuk kitabının ortaya çıkışıyla ilgili şunları söylemiş oldu:
“Yaklaşık 30 yıl çocukların psikolojisi, eğitimi ve tabiatlarına ait akademik ve uygulamalı çalışmalar yürüttüm. Tüm bu süreç boyunca anne-baba-çocuk etkileşimleri her vakit dikkatimi çekti. Sözlerin ve cümlelerin çocukların beynini ve ömrünü nasıl şekillendirdiğine binlerce sefer şahit oldum. Çocuklarla irtibat kurarken kullandığımız lisanın birtakım bazı yaralayıcı olduğunu ve kalıcı izler bıraktığını fark ettim. yıllardır üzerinde çalıştığım bu bahis kendi kültürümüzün ortasından kimi manaları ve yaklaşımları lisan kalıpları üzerinden ele alıyor. Çocuğu sürate alan bir bakış açısıyla lisanı bir daha kurma muhtaçlığına cevaben bu lisan kalıplarını mercek altına almak, bulduklarımı da anne babalarla çocuk gözünden paylaşmak istedim. Umarım daima birlikte lisanımızı gözden geçirme ve zihnimizi daha yapan bir kavrayışa yönlendirme fırsatımız olur.
SÖYLEDİKLERİMİZİ ÇOCUKTAN EVVEL KENDİMİZ DUYMALIYIZ
Çocukların en çok nelerden etkilendikleri ortasında bulundukları şartlar ve mizaçlarıyla direkt bağlı. Bu yüzden genellemelerden kaçınıp her bir çocuğun olumlu ya da olumsuz niye etkilendiğini kendi ortasında pahalandırmak gerektiğini düşünüyorum. Bu kitapta ele aldığımız tüm başlıklar hayatın ortasında çabucak her gün şahit olduğumuz, kullandığımız başlıklar. Fakat bu başlıkları ‘belirlemiş’ olmak kâfi değil. Bu alışılagelmiş ve üzerinde fazla, tahminen de gereğince bile düşünmediğimiz başlıkların çocuklara nasıl yansıdığını onların gözünden nazaranbilmek, onların sesinden duyabilmek ismine eklediğimiz çocuk tabirleri bu kitabın bütünlüğünü kazanmasını sağladı. söylemiş olduklerimizi çocuktan evvel kendimizin duyması çok kritik. Çocuklarla konuşurken kullandığımız sözcükleri ve cümleleri şahsi seviyede bir daha ve bir daha kavramak ve bunlarla yüzleşmek çok değerli diye düşünüyorum.”
ARTIK YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK GEREK
Selçuk, şahsi Instagram hesabından yaptığı ve 450 binden çok beğeni alan kitabın duyuru paylaşımında ise şu sözlere yer verdi:
“Doğruyu söylemek gerekirse bu biçimde bir kitap yazmak istemezdim. birebir vakitte yazmayı bitirdiğimde ‘iyi ki yazdım’ da dedim. Ben yıllar uzunluğu ebeveynleri dinledim. Çocuklarına neler dediklerini, nasıl sevdiklerini, nasıl nasihat verdiklerini, nasıl kızdıklarını tahminen, nasıl konuştuklarını… İnsan yalnızca okuduklarının değil duyduklarının da altını çizer. Duyduğum cümlelerin altını çizdim ve kenarlarına bir ok çekip bu kelamın çocuğun dünyasında nereye, neye tekabül ettiğini yazdım. ‘Kırk Sefer söylemiş oldum’ kitabı bu notların toplamı. Kırk defa söylemiş olduyseniz demek ki artık diğer şeyler söylemeniz gerekiyor, farklı bir kırk birinci cümleye muhtaçlık var. ‘Büyü artık’ dediğimizde büyüyemiyor çocuklar, vakti var. ‘Uslu ol’ söylemiş olduğinizde olamıyorlar. ‘Anne deme bana’ söylemiş olduğinizde size ne diyeceklerini hakikaten bilemiyorlar. ‘Odana git hadi’ söylemiş olduğinizde kendilerinin istenmediğini düşünebiliyorlar. Çok şey oluyor dünyalarında, sözler kimi vakit dikenli olabiliyor, fakat söyleyen farkına varamıyor. Bilseniz ki ne hayli cümlemiz var bu biçimde. Bu cümlelerimiz çocuklarımıza nasıl yansıyor bir bakalım istedim. Kitabı okuyan anne babalar kullandıkları lisan kalıplarını gözden geçirip ebeveynliğe, çocuklarına, çocukluğa farklı bir gözle bakabilecekler. İnşallah o denli olur, çaba bizden…”