Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulusal Eğitim Bakanlığı ve OECD iş birliğinde düzenlenen “Mesleki Eğitim Zirvesi”ne bir görüntü bildiriyle katıldı. Erdoğan bildirisinde, “Son devirde kıymetli başarılara imza attığımız alanların başında mesleksel ve teknik eğitim gelmektedir. Öncelikle bu okullara yönelik vesayet devirlerinde uygulamaya konulan haksızlıkları gidererek mesleksel eğitimi bir daha cazip hale getirdik” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın tüm çocukların kaliteli bir eğitime ulaşma hakkı kozmik bir insan hakkıdır. Halihazırda 19 milyonu temel eğitim ve orta öğretimde, 8 milyonu yükseköğretimde olmak üzere yaklaşık 27 milyon öğrencimiz bulunuyor. Milletimizin emaneti olan bu çocuklarımızın en hoş biçimde yetişmeleri için elimizde imkanları seferber ediyoruz. Bu anlayışla son 20 yılda her yıl bütçede en büyük hissesi eğitime tahsis ederek, derslik sayımızı ikiye katlayarak, toplam 750 bin yeni öğretmen ataması yaparak, okullarımızı çağdaş teknolojiyle donatarak, eğitim müfredatımızı özgürlükçü bir anlayışla yenileyerek, öğretmenlerimizin mali ve özlük haklarını geliştirerek hasılı eğitime dair hiç bir boşluk bırakmayarak Türkiye’yi her bakımdan örnek gösterilen bir ülke pozisyonuna taşıdık.”
MESLEKİ EĞİTİMDE TÜRKİYE’YE HAS TAHLİLLER ÜRETİLDİ
Mesleki Eğitim Zirvesi’nde bir konuşma yapan Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer ise şunları söylemiş oldu:
“Mesleki eğitimde dünyada aslına bakarsanız sorunlu olan süreçte, kendimize has öteki sorunlarla karşılaştık. Bilhassa 1999 yılında meslek liselerinin mezunlarının yükseköğretime erişimini engellemeyle ilgili bir eğitim siyaseti, bu süreci daha travmatik hale getirdi. Akademik olarak başarılı öğrencileri meslek eğitiminden büsbütün uzaklaştırdı. hiç bir yere yerleşemeyen öğrencilerin homojen olarak kümelendiği bir okul tipine dönüştürdükten daha sonra öğretmenlerin öğrencilerinden muvaffakiyet beklentisi düştükçe, eğitim ortamları daha dezavantajlı hale geldi. 2012’de katsayı uygulaması kaldırıldıktan daha sonra, Bakanlığımız, mesleksel eğitimi güçlendirmek için inanılmaz efor sarf etti. Türkiye’de mesleksel eğitim artık iki kanaldan yürütülüyor, birisi mesleksel teknik anadolu liseleri, oburu de mesleksel eğitim merkezleri.
SON 20 YILDA EĞİTİMDE KİTLESELLEŞME
OECD ülkeleri 2’nci Dünya Savaşı daha sonrasında, eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarını yüzde 90’ların üzerine taşıdı. Eğitimde kitleselleşme evresine ulaştılar. Türkiye ne yazık ki 2000’li yılların başına kadar bu süreci yeterli yönetemedi. O senelerda ilkokul hariç eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranları yüzde 50’nin altındaydı. Lakin son yirmi yılda, eğitimin bu eksikliğini gidermek için Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde devasa bir yatırım yapıldı.
TÜRKİYE’NİN HER NOKTASINDA EĞİTİM SEFERBERLİĞİ
Türkiye’nin her noktasına yesyeni okullar ve derslikler inşa edilerek, beşerî sermayenin eğitimle buluşması için bir seferberlik gerçekleştirildi. 2000’li senelerda 5 yaşta, yani okul öncesindeki okullaşma oranı yalnızca yüzde 11’di. Bugün yüzde 98. İlkokuldaki okullaşma oranı bugün yüzde 99,63’e, yani yüzde 100’e ulaştı. Ortaokulda yüzde 99,44’e ulaştı. Bilhassa 4+4+4 reformundan daha sonra, ortaöğretimdeki okullaşma oranlarında devasa bir artış oldu. 2000’li senelerda ortaöğretimde yani liselerdeki okullaşma oranı yüzde 44 iken, bugün yüzde 95’e ulaştı. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranları yüzde 14’lerden yüzde 48’lere ulaştı. Yani son 20 yıl, eğitimde kitleselleşme evresinin gerçekleştiği bir periyoda tekabül ediyor.
EĞİTİMDE KİTLESELLEŞMENİN YANSIMALARI
Eğitimde kitleselleşmenin iki kazananı var. Birincisi, sosyoekonomik düzeyi bakılırsace dezavantaj olan kesim.. Okul evvelce yükseköğretime kadar fiyatsız bir biçimde eğitimden yararlanabilme imkanına kavuştu. İkincisi ise kız çocuklarının okullaşma oranında kendisini gösterdi. 2000’li senelerda ortaöğretim düzeyindeki kız çocuklarının okullaşma oranları yüzde 39’lardayken, bugün yüzde 95’e ulaştı.”
“Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın tüm çocukların kaliteli bir eğitime ulaşma hakkı kozmik bir insan hakkıdır. Halihazırda 19 milyonu temel eğitim ve orta öğretimde, 8 milyonu yükseköğretimde olmak üzere yaklaşık 27 milyon öğrencimiz bulunuyor. Milletimizin emaneti olan bu çocuklarımızın en hoş biçimde yetişmeleri için elimizde imkanları seferber ediyoruz. Bu anlayışla son 20 yılda her yıl bütçede en büyük hissesi eğitime tahsis ederek, derslik sayımızı ikiye katlayarak, toplam 750 bin yeni öğretmen ataması yaparak, okullarımızı çağdaş teknolojiyle donatarak, eğitim müfredatımızı özgürlükçü bir anlayışla yenileyerek, öğretmenlerimizin mali ve özlük haklarını geliştirerek hasılı eğitime dair hiç bir boşluk bırakmayarak Türkiye’yi her bakımdan örnek gösterilen bir ülke pozisyonuna taşıdık.”
MESLEKİ EĞİTİMDE TÜRKİYE’YE HAS TAHLİLLER ÜRETİLDİ
Mesleki Eğitim Zirvesi’nde bir konuşma yapan Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer ise şunları söylemiş oldu:
“Mesleki eğitimde dünyada aslına bakarsanız sorunlu olan süreçte, kendimize has öteki sorunlarla karşılaştık. Bilhassa 1999 yılında meslek liselerinin mezunlarının yükseköğretime erişimini engellemeyle ilgili bir eğitim siyaseti, bu süreci daha travmatik hale getirdi. Akademik olarak başarılı öğrencileri meslek eğitiminden büsbütün uzaklaştırdı. hiç bir yere yerleşemeyen öğrencilerin homojen olarak kümelendiği bir okul tipine dönüştürdükten daha sonra öğretmenlerin öğrencilerinden muvaffakiyet beklentisi düştükçe, eğitim ortamları daha dezavantajlı hale geldi. 2012’de katsayı uygulaması kaldırıldıktan daha sonra, Bakanlığımız, mesleksel eğitimi güçlendirmek için inanılmaz efor sarf etti. Türkiye’de mesleksel eğitim artık iki kanaldan yürütülüyor, birisi mesleksel teknik anadolu liseleri, oburu de mesleksel eğitim merkezleri.
SON 20 YILDA EĞİTİMDE KİTLESELLEŞME
OECD ülkeleri 2’nci Dünya Savaşı daha sonrasında, eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarını yüzde 90’ların üzerine taşıdı. Eğitimde kitleselleşme evresine ulaştılar. Türkiye ne yazık ki 2000’li yılların başına kadar bu süreci yeterli yönetemedi. O senelerda ilkokul hariç eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranları yüzde 50’nin altındaydı. Lakin son yirmi yılda, eğitimin bu eksikliğini gidermek için Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde devasa bir yatırım yapıldı.
TÜRKİYE’NİN HER NOKTASINDA EĞİTİM SEFERBERLİĞİ
Türkiye’nin her noktasına yesyeni okullar ve derslikler inşa edilerek, beşerî sermayenin eğitimle buluşması için bir seferberlik gerçekleştirildi. 2000’li senelerda 5 yaşta, yani okul öncesindeki okullaşma oranı yalnızca yüzde 11’di. Bugün yüzde 98. İlkokuldaki okullaşma oranı bugün yüzde 99,63’e, yani yüzde 100’e ulaştı. Ortaokulda yüzde 99,44’e ulaştı. Bilhassa 4+4+4 reformundan daha sonra, ortaöğretimdeki okullaşma oranlarında devasa bir artış oldu. 2000’li senelerda ortaöğretimde yani liselerdeki okullaşma oranı yüzde 44 iken, bugün yüzde 95’e ulaştı. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranları yüzde 14’lerden yüzde 48’lere ulaştı. Yani son 20 yıl, eğitimde kitleselleşme evresinin gerçekleştiği bir periyoda tekabül ediyor.
EĞİTİMDE KİTLESELLEŞMENİN YANSIMALARI
Eğitimde kitleselleşmenin iki kazananı var. Birincisi, sosyoekonomik düzeyi bakılırsace dezavantaj olan kesim.. Okul evvelce yükseköğretime kadar fiyatsız bir biçimde eğitimden yararlanabilme imkanına kavuştu. İkincisi ise kız çocuklarının okullaşma oranında kendisini gösterdi. 2000’li senelerda ortaöğretim düzeyindeki kız çocuklarının okullaşma oranları yüzde 39’lardayken, bugün yüzde 95’e ulaştı.”