Taklit mimesis nedir felsefe ?

Berk

New member
**Taklit Mimesis Nedir? Felsefe: Erkeklerin Strateji, Kadınların Empati Mi?**

Herkese merhaba, forumdaşlar!

Bugün biraz felsefe yapalım dedim ama siz de ne kadar "felsefe" lafını duyunca otomatik olarak bir kahve içip pencerenin önüne geçme hissi uyandığını itiraf edin. Evet, konu başlığına bakarak kafanızı çevirebilirsiniz. Ama bekleyin! Bu yazı öyle sıradan felsefi meşgale değil! Bugün size taklit mimesis'i (yani taklit etme sanatı) anlatacağım ama öyle klasik bir felsefi cümleyle değil, eğlenceli bir şekilde! Hadi gelin, taklit mimesis’i çözmeye çalışırken biraz da gülümseyelim.

**Mimesis: Taklit Ya Da Gerçekten Taklit Mi?**

Şimdi, bir an için, felsefeye girmeden önce düşünün. Mesela, erkekler, bir futbol maçını nasıl izler? **"Kardeşim, şutunu daha düzgün yap, topun üstüne doğru vur!"** diye bağırarak, durumu nasıl düzeltebileceğini anlatır. Yani, çözüm odaklı bir yaklaşım. Kadınlar ise maçı izlerken **"Hımm, oyuncunun ellerindeki hassasiyet gerçekten harika, duygusal bir bağ kurmuşlar. Aralarındaki empatiyi hissetmek çok önemli"** diyerek, insan ilişkilerine, yani takımı oluşturma sürecine daha çok odaklanır. Şimdi, felsefeye dönecek olursak; Aristoteles'e göre mimesis (ya da Türkçesiyle taklit), hayattaki gerçekleri, sanat yoluyla yeniden üretmektir. Ama sadece **"gerçekten"** değil, **"taklit"** olarak. Ne demek bu?

**Erkekler Çözer, Kadınlar Hisseder: Felsefede Mimesis'teki Farklı Yaklaşımlar**

Düşünsenize, bir erkek takım elbisesi giymiş ve karşısında bir tablo var. Tabloda, bir adamın elinde yalnızca bir parmak arası kadar altın bir halkayı tutarak, adeta "Bu halkanın anlamını çok iyi biliyorum" havası var. Erkek der ki: **"Bunu taklit etmek gerekirse, en iyi strateji şu şekilde olur: Bu adamın tıpkı bu şekilde o tavırla yürüdüğü anlarda, hemen yanında elinde bir başka halkaya sahip bir başka adam olması gerekir."** Taklit mimesis işte tam olarak bu: dışarıdaki dünyayı anlamak için, bazen sadece birebir bir şekilde taklit etmek gerekebilir.

Kadınlar ise, bu tabloyu izlerken şöyle der: **"Evet, burada çok ince bir duygusal bağ kurmak mümkün. O halkaya dokunmak, ona gerçekten sahip olmanın gücünü hissetmek, ne kadar da simgesel bir anlam taşıyor. Ama bu adamın yalnız olması ne kadar yalnızlık verici, değil mi?"** Bunu söylemek demek, "bunu bir bakış açısıyla duygusal bir şekilde taklit etmek gerek" demek! Mimesis, sadece formu değil, duyguyu, hissi de taklit etmeyi gerektiriyor!

Felsefede mimesis, aslında hem gerçekliği hem de hayali taklit etmenin kesişim noktasında duruyor. Bunu anlamanın yolu ise, hem çözüm odaklı (erkeklere) hem de empatik (kadınlara) yaklaşımlarla bakmakta. Bir yanda **"Bu şekilde stratejiyle ilerlersek, taklit kesinlikle başarır"** diyen erkek, diğer yanda **"Hayır, sen önce bir duygusal bağ kur, her şey oradan gelişir!"** diyen kadın. Her ikisi de farklı açılardan doğru.

**Felsefede Taklit: Gerçekliği Anlamak İçin…**

Felsefi açıdan, Aristoteles ve Platon arasında taklit üzerine ciddi tartışmalar var. Aristoteles, mimesis’in sanatla ve edebiyatla ilişkisini vurgularken, bunun insanın doğasına uygun olduğunu savunmuş. Hani deriz ya: "Herkesin bir taklidi vardır!" İşte bu, sadece oyunculukla ya da resimle değil, günlük hayattaki davranışlarımızla da alakalı. Mesela, çoğu insan bir davranışı, başkalarından görerek öğrenir. Kadınlar birbirlerine kahve içerken "O nasıl söyledi ya, şu şekilde yapsam?" diye sürekli taklit ederler; erkekler ise, "O tavrı nasıl yapıyor? Onu hemen taklit etmeliyim!" diye düşünür. Ve bunun sonunda, **herkes kendi içindeki ‘en iyi’ taklitçiyi bulur**.

**Taklit ve Empati: Kadınlar mı, Erkekler mi Daha İyi Taklit Ediyor?**

Kadınlar ve erkekler arasındaki farkı anlatmak hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı. Kadınlar, bir arkadaşının acısını paylaşırken, o duyguyu sanki kendi duygularıymış gibi hissederler. Bu onların empatik taklit anlayışıdır. **"O nasıl hissediyorsa, ben de öyle hissediyorum!"** Ne kadar empatik bir yaklaşım, değil mi? Erkekler ise genellikle çözüm odaklı yaklaşır: **"Bunu şöyle çözersin, bak ben sana nasıl yapıldığını göstereyim!"** Çözüm değil de, aslında bir tür "pratik mimesis" olarak düşünebiliriz. Yani; taklit, sadece duyguları yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda eyleme de dönüşebilir.

İşte tam burada devreye giriyor felsefi bir sorumuz: **Kim daha iyi taklitçi? Erkekler mi yoksa kadınlar mı?** Aslında bu soru felsefi değil, tam anlamıyla sosyal bir soru. Ama gelin görün ki, hem erkeklerin hem de kadınların farklı taklit tarzları, mimesis’i farklı şekillerde uyguladığını gösteriyor. Erkekler stratejiyle, kadınlar ise empatiyle taklit eder.

**Mimesis'ten Sonra: Herkes Taklit Ediyor Ama Sonuçta Kim Ne Yaratacak?**

Şimdi forumdaşlar, tam burada başka bir felsefi noktaya gelelim: Taklit ne zaman orijinal bir yaratım halini alır? Yani, bir insan gerçekten kendi kimliğini oluşturduğunda, yaptığı şey bir taklitten mi yoksa özgün bir yaratım mı olur? **Taklit, yaratma sürecinin başlangıcıdır ama sona doğru da o yaratım kendini gösterir mi?** Hepimizin hayatında bir taklit süreci vardır, sonra biraz özümüzü bulur, belki de sonunda yepyeni bir şey yaratırız. Kadınlar, ilişkilerde taklit ettikleri duygusal bağları, kendi yaratıcı içsel dünyalarına dönüştürürler; erkekler ise, taktiksel hamleleriyle bir stratejiye dönüştürür.

Böylece, mimesis bize hem taklit hem de yaratımın iç içe geçtiği bir dünyayı gösteriyor. Bu taklitten gerçekliği anlamanın yolu ise, bazen bir kadının empatik yaklaşımını, bazen de bir erkeğin stratejik düşünme biçimini almakta yatıyor.

**Şimdi, Bu Taklit Meselesi Üzerine Ne Düşünüyorsunuz?**

Şimdi forumdaşlar, bu mimesis olayı hakkında neler düşünüyorsunuz? Erkekler mi daha çok çözüm odaklı taklit eder? Kadınlar mı daha çok empatik taklit eder? Yoksa ikisi de birbirine taklit yaparken, bazen hep birlikte dünyayı mı kuruyorlar? Yorumlarda buluşalım, hadi hep birlikte felsefi ama eğlenceli bir tartışma başlatalım!