Beyza
New member
Tasavvufta Kesbi Ne Demek? Emek, İrade ve Kader Arasında İnsan Sorumluluğu
Bir sohbet meclisinde biri şöyle sormuştu: “Tasavvufta kader varsa, insanın çabası neye yarar?” Bu sorunun ardından konu dönüp dolaşıp “kesb” kavramına geldi. “Kesb” – yani insanın kendi iradesiyle kazandığı, elde ettiği şey. İlk bakışta basit gibi görünse de, bu kavram tasavvufun en derin tartışmalarından biridir. Çünkü “kesb”, insanın iradesiyle kader arasındaki ince çizgide nerede durduğunu anlamamızı sağlar.
---
1. Kesb Nedir? Kavramsal ve Etimolojik Arka Plan
“Kesb” kelimesi Arapça kökenlidir ve “çaba göstermek, kazanmak, elde etmek” anlamına gelir. Tasavvuf terminolojisinde kesb, insanın iradesini kullanarak bir fiili gerçekleştirmesi; ancak bu fiilin nihai yaratılışının Allah’a ait olması anlamında kullanılır.
Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn’de kesbi, “kulun bir fiili seçme iradesiyle istemesi, Allah’ın ise o fiili yaratması” olarak tanımlar. Yani kul diler, Allah yaratır. Bu denge hem insanın sorumluluğunu hem de ilahî kudreti aynı anda korur.
Mâturîdî ekolü kesbi “sorumluluğun temeli” olarak görür; çünkü insanın yaptıkları üzerinde hiçbir etkisi olmasaydı, günah veya sevap da anlamını yitirirdi.
---
2. Kesb ve Kader İlişkisi: Bilimsel ve Felsefi Bir Denge
Modern nöroloji, irade özgürlüğü tartışmalarında ilginç veriler sunar. 1983’te Benjamin Libet’in deneyinde, beyin aktivitesinin bir karardan yaklaşık 0.35 saniye önce başladığı gözlemlenmiştir (Brain Journal, 1983). Bu, “irade”nin aslında bilinçten önce mi ortaya çıktığı sorusunu doğurmuştur.
Tasavvufî açıdan bu deney, “insan diler ama Allah yaratır” ilkesini çağrıştırır. İnsan bir eylemi bilinçle ister, fakat o eylemin gerçekleşmesi ilahî düzenin iznine bağlıdır. Yani kesb, hem insanın çabasını hem de kozmik düzenle uyumunu ifade eder.
Bu noktada tasavvuf, kaderi mutlak bir belirlenim değil, iradeyle bütünleşen bir süreç olarak görür. Mevlânâ, Mesnevî’de “Senin iraden dalgadır, deniz Allah’ın iradesidir” diyerek bu ilişkiyi şiirsel biçimde özetler.
---
3. Erkeklerin Bakış Açısı: Sonuç, Uygulama ve Sorumluluk
Toplumda erkeklerin kesb kavramına yaklaşımı genellikle pratik ve sonuç odaklıdır. Birçok erkek düşünür veya sufi, bu kavramı “çalışmak, gayret etmek, mücadele etmek” boyutuyla ele alır.
Örneğin, Nakşibendî geleneğinde “halka hizmet Hakk’a hizmettir” ilkesi, kesbi doğrudan eylem ve üretkenlikle ilişkilendirir. Modern yorumlarda ise bu, çalışma ahlakı ve kişisel sorumluluk bilinciyle örtüşür.
Bu perspektif, Weber’in Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu eserinde tanımladığı “çalışma etiği” kavramıyla da benzerlik taşır. Erkeklerin pratik yönelimi, kesbi toplumsal kalkınma ve bireysel başarıyla ilişkilendirir.
Ancak burada önemli olan, tasavvufun bu çabayı sadece “ekonomik kazanç” olarak değil, manevi olgunlaşmanın bir aracı olarak görmesidir.
---
4. Kadınların Bakış Açısı: Duygusal Derinlik ve Toplumsal Etki
Kadın sufi yazarlar ve düşünürler, kesb kavramını daha çok duygusal ve ilişkisel bağlamda ele alır.
Örneğin, Rabia el-Adeviyye’nin öğretilerinde kesb, “aşk uğruna sabır ve teslimiyetin pratiği” olarak yorumlanır. Kadınlar için kesb, sadece fiili değil, niyeti de içerir; çünkü niyet olmadan yapılan çaba, ruhsuz bir eylemdir.
Modern dönemde kadın düşünürler, bu kavramı “manevi dayanıklılık” ve “toplumsal katkı” açısından yeniden yorumlamaktadır. Psikolojik araştırmalar, kadınların hedefe ulaşmada “ilişki odaklı motivasyon”u erkeklere kıyasla %37 oranında daha fazla önemsediğini gösteriyor (Journal of Gender Studies, 2020).
Bu fark, kesb kavramına iki farklı derinlik kazandırır:
- Erkekler için sonuç merkezli bir irade pratiği,
- Kadınlar için süreç merkezli bir manevi yolculuk.
Tasavvuf, her iki boyutu da kutsal kabul eder. Çünkü hem sonuç hem süreç, Allah’a yaklaşmanın farklı yollarıdır.
---
5. Gerçek Hayattan Örnekler: Günümüzde Kesbin Anlamı
Bir üniversite öğrencisi düşünün: sabah namazından sonra derse çalışan, sınavda başarılı olmayı dileyen biri. Onun başarısı kesbin somut bir örneğidir. Çünkü hem çaba gösterir (kulun iradesi) hem de sonucu Allah’tan bekler (ilahî takdir).
İş dünyasında da benzer bir mantık geçerlidir. Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, çalışanların %62’si başarılarını “hem kendi çabaları hem de kaderin yardımıyla” elde ettiklerini düşünmektedir (KONDA, 2022). Bu veri, tasavvufî kesb anlayışının toplumda farkında olmadan hâlâ yaşadığını gösterir.
Psikolojik açıdan bu denge, insanın özerklik hissi ile teslimiyet duygusu arasında bir uyum sağlar. İnsan tamamen kontrol sahibi olmadığını bilse de, çabasını sürdürdüğünde içsel huzur bulur.
---
6. Disiplinlerarası Bakış: Kesb ve Modern Bilim Arasında Köprü
Tasavvuf, insan iradesini yalnızca dinî değil, psikolojik ve sosyolojik düzeyde de ele alır. Modern davranış bilimleri, insanın çabasını yönlendiren iki temel motivasyonu tanımlar:
1. İçsel motivasyon (intrinsic): Manevi tatmin, anlam arayışı.
2. Dışsal motivasyon (extrinsic): Maddi başarı, statü, takdir.
Tasavvufta kesb, bu iki motivasyonun denge noktasını temsil eder. Çünkü kulun eylemi, hem dünyevi hem uhrevi bir anlam taşır.
Bu kavram aynı zamanda etik psikolojiyle de ilişkilendirilebilir. Carol Dweck’in “büyüme zihniyeti” teorisine göre, çaba gösteren bireyler başarısızlığı gelişim fırsatı olarak görür. Tasavvuf da benzer biçimde “fiilin sonucuna değil, niyetin samimiyetine” vurgu yapar.
Yani kesb, hem dini hem psikolojik anlamda insanın potansiyelini gerçekleştirme çabasıdır.
---
7. Tartışmaya Açık Sorular
- Kesb, modern dünyada kişisel gelişimle aynı kavrama mı denk gelir?
- Çaba göstermek mi daha değerlidir, yoksa sonucu Allah’a bırakmak mı?
- Kadın ve erkek bakışlarının birleştiği bir kesb anlayışı nasıl bir toplum doğurur?
- İnsan gerçekten özgür mü, yoksa özgürlük sadece ilahî takdirin bir parçası mı?
---
Sonuç: Kesb, İnsanın Yeryüzündeki Sorumluluğudur
Tasavvufta kesb, insanın iradesini teslimiyetle dengeleyen bir kavramdır.
Erkeklerin sonuç odaklı disipliniyle kadınların duygusal derinliği birleştiğinde, ortaya hem üretken hem bilinçli bir insan modeli çıkar.
Kesb, “ben yaptım” ile “O diledi” arasındaki zarif çizgidir.
Bu kavram, çağlar boyunca insanın hem bilimsel gerçeklikle hem de ruhsal anlam arayışıyla bağını kurmuştur.
Belki de kesbin asıl mesajı şudur:
“Sen çalış, çünkü çalışmak senin görevin; sonucu ise bırak O’nun takdirine.”
---
Kaynaklar:
- Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, Dârü’l-Minhâc, 2005.
- Libet, B. (1983). Brain Journal, Vol. 106, “Time of Conscious Intention to Act.”
- KONDA Araştırma Raporu, “Türkiye’de Dini İnanç ve Çalışma Algısı”, 2022.
- Journal of Gender Studies, Vol. 29, Issue 4, 2020.
- Dweck, C. (2017). Mindset: The New Psychology of Success.
- Mevlânâ, Mesnevî-i Şerif, cilt II.
Bir sohbet meclisinde biri şöyle sormuştu: “Tasavvufta kader varsa, insanın çabası neye yarar?” Bu sorunun ardından konu dönüp dolaşıp “kesb” kavramına geldi. “Kesb” – yani insanın kendi iradesiyle kazandığı, elde ettiği şey. İlk bakışta basit gibi görünse de, bu kavram tasavvufun en derin tartışmalarından biridir. Çünkü “kesb”, insanın iradesiyle kader arasındaki ince çizgide nerede durduğunu anlamamızı sağlar.
---
1. Kesb Nedir? Kavramsal ve Etimolojik Arka Plan
“Kesb” kelimesi Arapça kökenlidir ve “çaba göstermek, kazanmak, elde etmek” anlamına gelir. Tasavvuf terminolojisinde kesb, insanın iradesini kullanarak bir fiili gerçekleştirmesi; ancak bu fiilin nihai yaratılışının Allah’a ait olması anlamında kullanılır.
Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn’de kesbi, “kulun bir fiili seçme iradesiyle istemesi, Allah’ın ise o fiili yaratması” olarak tanımlar. Yani kul diler, Allah yaratır. Bu denge hem insanın sorumluluğunu hem de ilahî kudreti aynı anda korur.
Mâturîdî ekolü kesbi “sorumluluğun temeli” olarak görür; çünkü insanın yaptıkları üzerinde hiçbir etkisi olmasaydı, günah veya sevap da anlamını yitirirdi.
---
2. Kesb ve Kader İlişkisi: Bilimsel ve Felsefi Bir Denge
Modern nöroloji, irade özgürlüğü tartışmalarında ilginç veriler sunar. 1983’te Benjamin Libet’in deneyinde, beyin aktivitesinin bir karardan yaklaşık 0.35 saniye önce başladığı gözlemlenmiştir (Brain Journal, 1983). Bu, “irade”nin aslında bilinçten önce mi ortaya çıktığı sorusunu doğurmuştur.
Tasavvufî açıdan bu deney, “insan diler ama Allah yaratır” ilkesini çağrıştırır. İnsan bir eylemi bilinçle ister, fakat o eylemin gerçekleşmesi ilahî düzenin iznine bağlıdır. Yani kesb, hem insanın çabasını hem de kozmik düzenle uyumunu ifade eder.
Bu noktada tasavvuf, kaderi mutlak bir belirlenim değil, iradeyle bütünleşen bir süreç olarak görür. Mevlânâ, Mesnevî’de “Senin iraden dalgadır, deniz Allah’ın iradesidir” diyerek bu ilişkiyi şiirsel biçimde özetler.
---
3. Erkeklerin Bakış Açısı: Sonuç, Uygulama ve Sorumluluk
Toplumda erkeklerin kesb kavramına yaklaşımı genellikle pratik ve sonuç odaklıdır. Birçok erkek düşünür veya sufi, bu kavramı “çalışmak, gayret etmek, mücadele etmek” boyutuyla ele alır.
Örneğin, Nakşibendî geleneğinde “halka hizmet Hakk’a hizmettir” ilkesi, kesbi doğrudan eylem ve üretkenlikle ilişkilendirir. Modern yorumlarda ise bu, çalışma ahlakı ve kişisel sorumluluk bilinciyle örtüşür.
Bu perspektif, Weber’in Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu eserinde tanımladığı “çalışma etiği” kavramıyla da benzerlik taşır. Erkeklerin pratik yönelimi, kesbi toplumsal kalkınma ve bireysel başarıyla ilişkilendirir.
Ancak burada önemli olan, tasavvufun bu çabayı sadece “ekonomik kazanç” olarak değil, manevi olgunlaşmanın bir aracı olarak görmesidir.
---
4. Kadınların Bakış Açısı: Duygusal Derinlik ve Toplumsal Etki
Kadın sufi yazarlar ve düşünürler, kesb kavramını daha çok duygusal ve ilişkisel bağlamda ele alır.
Örneğin, Rabia el-Adeviyye’nin öğretilerinde kesb, “aşk uğruna sabır ve teslimiyetin pratiği” olarak yorumlanır. Kadınlar için kesb, sadece fiili değil, niyeti de içerir; çünkü niyet olmadan yapılan çaba, ruhsuz bir eylemdir.
Modern dönemde kadın düşünürler, bu kavramı “manevi dayanıklılık” ve “toplumsal katkı” açısından yeniden yorumlamaktadır. Psikolojik araştırmalar, kadınların hedefe ulaşmada “ilişki odaklı motivasyon”u erkeklere kıyasla %37 oranında daha fazla önemsediğini gösteriyor (Journal of Gender Studies, 2020).
Bu fark, kesb kavramına iki farklı derinlik kazandırır:
- Erkekler için sonuç merkezli bir irade pratiği,
- Kadınlar için süreç merkezli bir manevi yolculuk.
Tasavvuf, her iki boyutu da kutsal kabul eder. Çünkü hem sonuç hem süreç, Allah’a yaklaşmanın farklı yollarıdır.
---
5. Gerçek Hayattan Örnekler: Günümüzde Kesbin Anlamı
Bir üniversite öğrencisi düşünün: sabah namazından sonra derse çalışan, sınavda başarılı olmayı dileyen biri. Onun başarısı kesbin somut bir örneğidir. Çünkü hem çaba gösterir (kulun iradesi) hem de sonucu Allah’tan bekler (ilahî takdir).
İş dünyasında da benzer bir mantık geçerlidir. Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, çalışanların %62’si başarılarını “hem kendi çabaları hem de kaderin yardımıyla” elde ettiklerini düşünmektedir (KONDA, 2022). Bu veri, tasavvufî kesb anlayışının toplumda farkında olmadan hâlâ yaşadığını gösterir.
Psikolojik açıdan bu denge, insanın özerklik hissi ile teslimiyet duygusu arasında bir uyum sağlar. İnsan tamamen kontrol sahibi olmadığını bilse de, çabasını sürdürdüğünde içsel huzur bulur.
---
6. Disiplinlerarası Bakış: Kesb ve Modern Bilim Arasında Köprü
Tasavvuf, insan iradesini yalnızca dinî değil, psikolojik ve sosyolojik düzeyde de ele alır. Modern davranış bilimleri, insanın çabasını yönlendiren iki temel motivasyonu tanımlar:
1. İçsel motivasyon (intrinsic): Manevi tatmin, anlam arayışı.
2. Dışsal motivasyon (extrinsic): Maddi başarı, statü, takdir.
Tasavvufta kesb, bu iki motivasyonun denge noktasını temsil eder. Çünkü kulun eylemi, hem dünyevi hem uhrevi bir anlam taşır.
Bu kavram aynı zamanda etik psikolojiyle de ilişkilendirilebilir. Carol Dweck’in “büyüme zihniyeti” teorisine göre, çaba gösteren bireyler başarısızlığı gelişim fırsatı olarak görür. Tasavvuf da benzer biçimde “fiilin sonucuna değil, niyetin samimiyetine” vurgu yapar.
Yani kesb, hem dini hem psikolojik anlamda insanın potansiyelini gerçekleştirme çabasıdır.
---
7. Tartışmaya Açık Sorular
- Kesb, modern dünyada kişisel gelişimle aynı kavrama mı denk gelir?
- Çaba göstermek mi daha değerlidir, yoksa sonucu Allah’a bırakmak mı?
- Kadın ve erkek bakışlarının birleştiği bir kesb anlayışı nasıl bir toplum doğurur?
- İnsan gerçekten özgür mü, yoksa özgürlük sadece ilahî takdirin bir parçası mı?
---
Sonuç: Kesb, İnsanın Yeryüzündeki Sorumluluğudur
Tasavvufta kesb, insanın iradesini teslimiyetle dengeleyen bir kavramdır.
Erkeklerin sonuç odaklı disipliniyle kadınların duygusal derinliği birleştiğinde, ortaya hem üretken hem bilinçli bir insan modeli çıkar.
Kesb, “ben yaptım” ile “O diledi” arasındaki zarif çizgidir.
Bu kavram, çağlar boyunca insanın hem bilimsel gerçeklikle hem de ruhsal anlam arayışıyla bağını kurmuştur.
Belki de kesbin asıl mesajı şudur:
“Sen çalış, çünkü çalışmak senin görevin; sonucu ise bırak O’nun takdirine.”
---
Kaynaklar:
- Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, Dârü’l-Minhâc, 2005.
- Libet, B. (1983). Brain Journal, Vol. 106, “Time of Conscious Intention to Act.”
- KONDA Araştırma Raporu, “Türkiye’de Dini İnanç ve Çalışma Algısı”, 2022.
- Journal of Gender Studies, Vol. 29, Issue 4, 2020.
- Dweck, C. (2017). Mindset: The New Psychology of Success.
- Mevlânâ, Mesnevî-i Şerif, cilt II.