Ahmet Kaya senden başkasını seven delidir ne zaman yazıldı ?

Efe

New member
“Senden Başkasını Seven Delidir”: Bir Şarkıdan Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Adalet Üzerine Düşünmek

Hepimizin yüreğine dokunan, kimimizin çocukluğunu, kimimizin gençliğini, kimimizin ise hâlâ bugününü ifade eden bir şarkı: Senden Başkasını Seven Delidir. Ahmet Kaya’nın bu parçası, yalnızca bir aşk şarkısı olarak dinlenip geçilecek bir eser değil. 1990'ların ortalarında yazılan bu şarkı, hem dönemin politik, kültürel atmosferini hem de bireyin duygusal yalnızlığını yansıtan güçlü bir şiirselliğe sahip. Ama bugün bu şarkıya biraz daha farklı, belki de alışık olmadığımız bir açıdan bakmayı deneyeceğiz: toplumsal cinsiyet rolleri, çeşitlilik ve sosyal adalet ekseninden...

Şarkının sözleri, aşkı bir sahiplenme, bir bağlılık ve hatta delilik kıyısında dolaşan bir sadakat üzerinden tanımlıyor. Peki bu söylem, kadınlar ve erkekler tarafından nasıl algılanıyor? Hangi duyguları, hangi tecrübeleri tetikliyor? Şarkının ardında yatan toplumsal mesajlar, kadınların ve erkeklerin farklı duyarlılık düzeyleriyle nasıl örtüşüyor?

Kadınların Empati Temelli Yaklaşımı: Sessiz Çığlıklar ve Duygusal Emek

Kadınlar, tarih boyunca duyguya yakın durmaya mecbur bırakıldılar. Empati, duygusal işçilik ve görünmeyen fedakârlıklar; genellikle kadınların sırtlandığı yüklerdi. Senden Başkasını Seven Delidir gibi şarkılar, kadınlara çoğu zaman şu mesajı veriyor: “Aşk uğruna acı çekmek doğaldır, hatta kutsaldır.”

Bu anlayış, kadının bireysel sınırlarını zorlayan, öz benliğini ikinci plana atan bir yapıyı besliyor. Kadınlar bu şarkıyı dinlediğinde, belki de ilk akıllarına gelen şey “Ben de böyle sevdim” değil, “Neden hep böyle sevmek zorundayım?” oluyor. Çünkü bu anlatıların çoğu, kadının duygularını kutsallaştırırken ona toplumsal bir rol de biçiyor: “Sadık ol. Affet. Bekle. Sevgi için katlan.”

Kadın forumdaşlara sormak isterim:

Sizce aşk anlatılarında kadına biçilen bu fedakâr ve sabırlı rol, gerçek hayatta kadınların karar alma gücünü nasıl etkiliyor? Aşkın yükü neden sıklıkla kadının omzuna bırakılıyor?

Erkeklerin Çözüm Odaklı ve Analitik Perspektifi: Duygulara Karşı Direnç mi, Kaçış mı?

Toplum, erkekleri duygularından uzak durmaya teşvik etti. Erkeklik, duygusal mesafe, analitik düşünce ve çözüm üretme kabiliyetiyle eşleştirildi. Bu nedenle birçok erkek, Senden Başkasını Seven Delidir gibi şarkılarda yansıtılan “delilik” halini, ya romantize ediyor ya da fazlasıyla dramatik buluyor.

Erkekler için aşk, çoğu zaman çözülmesi gereken bir denklem. “Neden seviyorum?”, “Bu ilişki nereye gidiyor?”, “Zarar mı görüyorum?” gibi sorularla daha mantık temelli bir sorgulama süreci başlıyor. Ancak ironik şekilde, duygularını çözümlemeye çalışırken bile onlardan uzak kalabiliyorlar.

Erkek forumdaşlara soralım:

Sizce toplumsal olarak sizden beklenen bu çözüm odaklılık, duygularınızı bastırmanıza mı neden oluyor? “Seven delidir” dendiğinde, aklınıza romantik bir fedakârlık mı geliyor yoksa sağlıksız bir bağlanma mı?

Çeşitlilik Perspektifi: Aşk Herkese Aynı mı Yakışır?

Bu şarkının hitap ettiği "tek tip aşk" anlayışı, farklı cinsel yönelimleri, kimlikleri veya romantik yaklaşımları çoğu zaman dışarıda bırakıyor. Heteronormatif kalıplarla yazılan bu sözler, farklı aşk biçimlerinin duygu yoğunluklarını yadsıyabiliyor.

Bugün eşcinsel, aseksüel ya da queer bireyler bu şarkıyı dinlediğinde ne hissediyor? Onlar için de “senden başkasını seven delidir” mi, yoksa “beni gerçekten anlayacak kimse var mı?” sorusu mu öne çıkıyor?

Çeşitlilik deyince yalnızca kimliklerden bahsetmiyoruz. Aynı zamanda farklı yaşam tecrübeleri, ekonomik koşullar, kültürel geçmişler de bu şarkıya verilen tepkiyi şekillendiriyor. Kimi için romantik, kimi için ürkütücü, kimi için imkânsız bir sevda...

Sosyal Adalet ve Romantik Mitler: Sevmek Yetmez, Adil Olmak Gerek

“Senden başkasını seven delidir” ifadesi, duyguların mutlak bağlılık ve sadakatle ölçüldüğü bir aşk anlayışını öne çıkarıyor. Ama bu mutlak sevgi fikri, çoğu zaman bireyin özgürlüğüyle çatışıyor. Şiddet içeren ilişkilerde bile, “Ama seni çok seviyorum” bahanesiyle birçok toksik davranış meşrulaştırılabiliyor.

Burada sosyal adalet devreye giriyor. Gerçek sevgi, karşılıklı rıza, saygı ve eşitlik üzerine kurulu olmalı. “Delilik”le kutsanan aşk anlatıları, çoğu zaman bu değerleri gölgede bırakıyor. Oysa aşk da tıpkı toplum gibi, adaletle daha sağlıklı bir hâl alabilir.

Forumdaşlara düşünmeleri için birkaç soru:

- “Delilik” gibi kavramlar aşkı romantikleştiriyor mu, yoksa patolojik hâle mi getiriyor?

- Aşk anlatılarında duygusal şiddetin normalleştirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Bu şarkı sizin için hâlâ romantik mi yoksa düşündürücü mü?

Son Söz: Bu Şarkı Kimin Hikâyesi?

Ahmet Kaya bu şarkıyı yazarken, belki sadece içindeki fırtınayı anlatmak istiyordu. Ama bugün biz, onun iç sesi üzerinden kendi toplumsal yapımızı sorguluyoruz. Aşkı nasıl anlatıyoruz? Kime nasıl yükler yüklüyoruz? Duyguların cinsiyeti olur mu?

Toplum olarak dönüşmeye başladık. Kadınlar artık sadece dinleyen değil, anlatan. Erkekler sadece çözüm arayan değil, hisseden. Çeşitli kimlikler aşkı sadece yaşamak değil, görünür kılmak istiyor. Ve biz forumda, bu dönüşüme tanıklık edebiliriz.

Sevgiyle bağlı olmak mı, özgürlükle sevmek mi?

Belki de bu sorunun cevabı, artık şarkılarda değil, birbirimize nasıl baktığımızda gizli.